Yargı, sadece mahkemeler değildir…


Yeni adli yıl bugün başlıyor. Çok da kabul edilebilir olmayan nedenle adli yıl açılış töreni yapılıyor. Sıfır maliyetle de adli yıl açılış töreni yapılamaz mıydı? Elbette yapılırdı. Adli yıl açılış törenleri, yargıyla, yargının sorunlarıyla, toplumun bütününü tehdit eden, hukuk düzenini tehdit eden gelişmelerle ilgili bir hesaplaşma platformudur. Nedeni ne olursa olsun, hesaplaşma platformu oluşmalı, kürsü, orada sözü olanların olmalıydı. Tam da bu noktada akıllardan, ‘Hemen hemen her yıl aynı sözler yineleniyor’, geçtiğini biliyorum. Doğrudur da. Doğruluğun kendisinden bile yargıyla ilgili büyük tehlike vardır. Yargının akut nitelikli sorunları yıllardır çözümsüz kalır, hatta üzerine eklemeler olursa, tıptan bir benzetmeyle bunun adı YARGININ SORUNLARI KRONİKLEŞİYORDUR. *** Her fırsatta yinelerim. Yargı sadece mahkemelerden ibaret değildir. Yargıya yansıyan konular, hukuk dışı eylemlerin çok büyük olasılıkla en çok yüzde onudur. Bütün mesele, yargının yükünü artıran olayların giderek hem çeşit hem de sayısal olarak artmakta olmasıdır. Yargı çok ciddi tehdit altındadır. Bozuk düzenden nemalananlar, yargının baş düşmanı, onların tetikçileri, yargıya kurşun sıkanlardır. *** Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı’nın yeni adli yıl nedeniyle yaptığı yazılı açıklama, gerçeklerin, en güvenilir kaynaktan seslendirilmesidir. Hiç yorum eklemesi yapmadan Hasan Esendağlı’nın açıklamasından bazı kesitleri sizlere aktarmak istiyorum: ‘Evet, devletin mali imkanlarının sınırlı olduğu bir gerçektir ve bunun farkındayız. Ancak bu devletin, mevcut teşkilatı, kapasitesi ve bütçesi kapsamında Kıbrıslı Türkleri sarmalına almış olan temel/yaşamsal sorunları çözmesinin, en azından bir miktar iyileşme sağlamasının mümkün olmadığına inanmıyoruz.” Devletin ülkeye ancak yasal bir statü/amaçla giriş yapılmasını ve bu amaç/statüye uygun olarak ülkede bulunulmasını sağlamak yönünde yıllardır gösterdiği umursamazlık, toplumun can ve mal güvenliğinden ciddi şekilde endişe etmesine; kriminal olayların gün be gün tırmanmasına; sosyal yapının kötü bir şekilde evrilmesine sebep olmakta; Kıbrıs Türk toplumunun huzurunu bozmaktadır. … Yıllardır yollarda can veriyor, yaralanıyor, sakat kalıyoruz. Trafik ve yol güvenliği devlet tarafından bir türlü sağlanamıyor. Bir taraftan yapıyor, diğer taraftan bozuyoruz. Bu kadar küçük bir ülkede, yolların, kavşakların, refüjlerin, bariyerlerin aynı standarda sahip olmasını bile sağlayabilmiş değiliz. … Liyakat ilkesini terk eden; kamuya giriş ve yükselmelerde yaşanan adaletsizliklerle küskünler ordusu yaratan; halen teknik daire müdürlükleri dahil olmak üzere üst düzey kamu görevlilerini üçlü kararname ile siyaseten atamakta ısrar eden bir devlet, hangi teşkilat yapısı ve hangi kadro ile sorunları çözecek? … Unutulmamalıdır ki KKTC Devleti’nin uluslararası tanınmışlığının bulunmaması başka bir meseledir; toplum bireylerinin kendi devletini bir üst çatı olarak görmesi ve benimsemesi, aidiyet hissetmesi başka bir şeydir. Ve ne yazık ki ülkede yetki kullanan makamların, sorunları çözmede gösterdiği yetersizliğin vardığı boyut, Kıbrıs Türk toplumunun KKTC Devleti’ne olan inanç ve bağlılığını tüketme noktasına getirmiştir. … Yargıya duyulan güvenin temelinde bağımsızlık yatmaktadır. Koşullar her ne olursa olsun, yargının bağımsızlığının korunması, ülkedeki her bireyin, her kurumun ortak derdi / hedefi olmalıdır … Mahkemeler, yargı erkini yargıçlar eliyle kullanmaktadır. İyi bir yargı ancak iyi yargıçlarla mümkündür. Yargıda ‘liyakat’ her şeydir. Avrupa Birliği’nde hemen her ülkede (Kıbrıs Cumhuriyeti hariç) farklı modellerde de olsa yargıç atamalarında yazılı sınav ve/veya objektif kritere dayalı sistemler uygulanmaktadır. Oysa KKTC’de halen, yargıç tayin ve terfileri gizli oyla ve herhangi bir gerekçe içermeksizin yapılmaktadır. … Türkiye yargısının bu aşamada içinde bulunduğu durum, bize olması gerekeni değil; olmaması gerekeni göstermektedir. Zaman zaman yargımızın Türkiye yargısı ile uyumlaşması veya benzeşmesi gerektiği yönünde dile getirilen görüşleri veya bu konudaki olası girişimleri kabul etme ihtimalimiz yoktur.’’

Kıbrıs Gazetesi