Biber Gazı Kullanımı, İşkence ve Kötü Muamele Görmeme Hakkının İhlalidir.
Oleoresin Capsicum bilinen adı ile biber gazı, 167 ülkenin imzaladığı 1972 tarihli Cenevre Anlaşması’na göre, savaşlarda karşı devlet askerine karşı dahi kullanılması yasaklanan ancak ülkelerin kendi kararlarıyla, kendi ülkeleri içinde barışçıl olmayan eylemleri bastırmak amacı ile polis tarafından kullanılabilen, maruz kalındığında hayati tehlike yaratabilen kimyasal bir silahtır. Biber gazı, Avrupa’nın bir çok ülkesinde “yasaklı silahlar” kategorisinde olmakla birlikte Kanada, Rusya ve Amerika’nın bazı eyaletlerinde ise yalnızca insan hayatını tehlikeye sokan ayılara karşı kullanılmaktadır ve aksi hallerde kullanımı cezaya tabidir.
Biber gazı, tehlikeli bir gazdır. Kullanımı keyfi veya orantısız olmamalıdır ve bazı sınırlamalara tabii olmalıdır. Her ülkenin kendi iç hukukunda farklı düzenlemeleri olmakla birlikte temel olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında ve ülkelerin iç hukuk düzenlemelerinde; biber gazının kullanım koşullarının her ülkenin iç hukukunda ayrıntılı biçimde düzenlenmesi gerektiği, yasa dışı ve barışçıl olmayan eylem dahi olsa yalnızca gerekli olduğunda ve son çare olarak kullanılması gerektiği, biber gazı kullanılmadan önce topluluğun mutlaka bu konuda uyarılması gerektiği, biber gazı kullanacak personelin iyi eğitimli ve bilinçli olması gerektiği, biber gazının kullanıldığı yerlerde göstericilerin uzaklaşmalarına imkan verilecek biçimde kaçış yollarının açık tutulması gerektiği, grupla ilgisi olmayan kişilerin, çocukların, hastaların ve yaşlıların yoğun bulundukları yerlerde kullanılmaması gerektiği, biber gazı kullanılırken gerek duyulacak acil tıbbi müdahale imkânının sağlanması gerektiği, biber gazına maruz kalanlara acil tıbbi yardım sağlanması ve bu kişilerin acil tıbbi müdahaleye ulaşma imkânlarının engellenmemesi gerektiği belirtilmiştir.
Bizler Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi olarak; 07/09/2018 tarihinde Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği’nin protesto yürüyüşü sırasında; polis sayısına göre eylemcilerin sayısının azlığı, eylemcilerin herhangi bir saldırıda bulunmamaları, eylemcilerin silahsız olmaları, polisin biber gazı kullanılacağı ile ilgili uyarı yapmadığı, biber gazı kullanımı sonrasında eylemciyi taşıyan ambulansın önünün kesilmesi göz önüne alındığında, polisin biber gazı kullanımının ilk nazarda orantısız güç kullanımı olarak nitelendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde uygulanan hangi yasal düzenlemeye dayanarak polis teşkilatının eylemciler üzerinde biber gazı kullandığını da merak etmekteyiz.
Son olarak belirtmek isteriz ki; ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krize tepki olarak yapılan protesto yürüyüşüne müdahale edilerek zor kullanılması, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen AİHS’in 11. maddesine aykırılık teşkil etmekte olduğu gibi, Polis Teşkilatının aşırı güç veya silah kullanması AİHS’in 3. maddesi ile korunan işkence ve kötü muamele görmeme hakkının da ihlal edilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu temelde eylemcilerin direkt yüzlerine karşı püskürtülen biber gazı ile ilgili yetkili mercileri, sorumlulara karşı soruşturma başlatmaya davet ediyoruz.